UYARLAMA DAVA SAYILARI VE SÖZLEŞME TADİLLERİ’NDE BİR TALEP PATLAMASI BEKLENİYOR MU? 12 Nisan 2020
UYARLAMA DAVA SAYILARI VE SÖZLEŞME TADİLLERİ’NDE BİR TALEP PATLAMASI BEKLENİYOR MU?

Dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde rastlanan ve hızla yayılmaya devam eden küresel “koronavirüs” (Covid-19) salgın hastalığından korunmak adına ulusal ve uluslararası düzlemde birçok kısıtlayıcı önlem alınmaktadır. Alınan bu önlemlerin doğrudan ticari ilişkileri, çalışma hayatını ve birçok sözleşme ilişkisini etkilemesi sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmelerin, hukuki ilişkilerin durumunun ne olacağı konusu yoğun şekilde tartışılmaya başlanmıştır.
Koronavirüs salgınının sözleşmesel ilişkiler bakımından mücbir sebep oluşturup oluşturmadığı ve alınan ulusal ve uluslararası önlemler sebebiyle tarafların sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesinin sözleşme hükümlerinin ihlali anlamına gelip gelmeyeceği ve uyarlama davalarına konu olup olamayacağı konuları önümüzdeki ilerleyen zamanda en önemli hukuki tartışmalardan olacaktır.
Uyarlama davasından önce ilk seçenek olarak taraflar, aralarındaki sözleşmeyi yeniden düzenleyerek yeni koşullara uyarlayabilir. Taraflar aşağıda açıklanacak gerekli şartların varlığı halinde ise sözleşmenin hâkim tarafından yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilir, eş deyişle uyarlama davası açabilir.
Türk hukukunda “sözleşmeyle bağlılık” ve “sözleşme serbestisi” ilkeleri kabul edilmiştir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında sıklıkla bahsettiği üzere, bu ilkeler uyarınca, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Başka bir ifadeyle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmeli, bunun için çabalamalıdır. Gerçekten de sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır.
Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge, sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. Bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine bağlı kalmak adalete aykırı bir durum yaratır hale gelebilir. Hukukta bu zıtlık “sözleşmenin değişen şartlara uydurulması” ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır.
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra çarpıcı ve öngörülemez biçimde adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, taraflar artık o akitle bağlı tutulmazlar. Değişen bu koşullar karşısında Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi zorunluluğu doğar.
Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörül(e)meyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun ortaya çıkması, karşılıklı edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişimler yüzünden alt üst olması ve borcun ifasının önemli ölçüde güçleşmesi durumunda; borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa hakim, somut olayın durumuna göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verebilir ve sözleşmeye müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlayabilir.
Uyarlama davası daha çok uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olacaktır. Sözleşmeye bağlılık ilkesinin istisnasını oluşturan bu kurum Türk Borçlar Kanunu Madde 138 ile “Aşırı İfa Güçlüğü” başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre; “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.”
“Koronavirüs” (Covid-19) salgın hastalığı sebebiyle ikame edilecek olası uyarlama davalarında tartışılacak hususlardan biri de, taraflar arasında sözleşme imzalandığı sırada bu durumun öngörülebilir ya da öngörülemez niteliği olacaktır. Misal, virüsün ortaya çıkmadığı bir dönemde akdedilen bir sözleşme ile 2020 yılının mart ayında Türkiye’nin komşu ülkelerde salgının görülmeye başlandığı adeta ne zaman Türkiye’de görülmeye başlanacak düşüncesinin toplumda hakim olduğu bir dönemde akdedilen sözleşmedeki öngörülmezlik unsurları birbirinden farklı değerlendirilebilecektir. 2020 yılının Mart ayında akdedilen bir sözleşmede taraflarının, bütün dünyanın, savaşları ve günlük meseleleri konuşmayı bir yana bırakarak tek konuştuğu mesele haline gelen bu salgının öngörülemez olduğunu ileri sürmesi dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacaktır. Virüsün henüz ortaya çıkmadığı yahut küresel çapta bir salgın haline gelmediği vakitte akdedilen sözleşmeler için ise bu durumun öngörülemez olduğunun kabul edilebileceği uzmanlarınca değerlendirilmektedir.
Özetlemek gerekirse, hukukumuzdaki ana ilkenin “sözleşmeyle bağlılık” ve “sözleşme serbestisi” olduğu, başka bir ifadeyle sözleşmelerin yapıldığı andaki gibi aynen uygulanması gerektiği, yerleşik Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğu; ancak şu ana kadar devlet tarafından gerek tavsiye niteliğinde, gerekse zorunlu nitelikte alınan önlemlerin 2-3 aylık süreler içerdiği, bu salgının ülke çapında etkisinin daha uzun süre sürmesi halinde, bu durumun uzun ve sürekli nitelikteki sözleşmelerin edim dengelerini derinden etkilemesinin mümkün olduğu, bu sebeple uyarlama davalarının önümüzdeki günlerde TBK 138’de belirtilen şartların mevcudiyeti halinde açılabileceği uzmanlarınca değerlendirilmektedir. Hâkim tarafından “koronavirüs” (Covid-19) salgın hastalığından bahisle sözleşmenin uyarlanmasına karar verilebilmesi her somut olay özelinde;
- Sözleşme ilişkisinde, tarafların edimleri arasındaki dengenin, borçludan sonuçlarına katlanması istenemeyecek kadar büyük ölçüde bozulması
- Edimler arasındaki dengede meydana gelen değişikliğin, sözleşme yapılırken öngörül(e)meyen, olağanüstü sebeplerden kaynaklanması
- Aşırı ifa güçlüğü yaratan olgunun, borçlunun kusurundan kaynaklanmamış olmaması
- Borçlunun, ifası aşırı güçleşen edimi henüz ifa etmemiş olması veya ifa güçlüğünden kaynaklanan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması
şartlarının gerçekleşmesi gerekecektir.
Diğer Haberler
-
19.10.2025
Rekabet Hukuku Çerçevesinde Birleşme ve Devralmalar ve Bildirim Yükümlülüğü
Birleşme ve devralmalar (M&A), şirketlerin büyüme ve yeniden yapılanma stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Şirketlerin gerek ulusal, gerekse uluslararası ölçekte genişleme, pazar paylarını artırma yahut yeni pazarlara giriş yapma amacına hizmet eden bu işlemler, yalnızca ekonomik ve ticari sonuçlar doğurmakla kalmayıp, aynı zamanda ilgili pazardaki rekabet dinamiklerini doğrudan etkileyebilme potansiyeli taşımaktadır. Bu sebeple, birleşme ve devralma işlemleri, pazardaki rekabet yapısını etkileyebilir. Bu özelliğinden dolayı, M&A işlemleri stratejik fırsatlar yaratırken, rekabet düzeninin sürdürülebilirliği açısından da düzenleyici otoritelerin titizlikle değerlendirdiği alanlardan biridir.
-
16.10.2025
OSB Uygulama Yönetmeliğinde Önemli Değişiklik: Katılımcılara Ek Süre İmkânı
17 Ekim 2025 tarihli ve 33050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği'ne Geçici Madde 13 eklenmiştir. Bu yeni düzenleme, yapı ruhsatı veya işyeri açma ve çalışma ruhsatı almamış OSB katılımcılarına belirli şartlar altında ek süre tanınmasına olanak sağlamaktadır.
-
14.10.2025
Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulma Yükümlülüğünde Güncel Durum
1. GİRİŞ 20 Eylül 2025 tarihli ve 33023 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ("Değişiklik Tebliği") ile, 14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı “İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ”e (“Tebliğ") önemli değişiklikler getirilmiştir.
-
24.9.2025
İşe İade Kararı Sonrası İşverenin Yapması Gereken Sgk İşlemleri
Kesinleşen işe iade kararını tebliğ alarak 10 iş günü içinde işe başlama iradesini işverene ileten işçiyi, İşveren işe başlatabileceği gibi işe başlatmayarak mahkeme kararında tespit edilen 4 aylık boşta geçen süre ücretinin yanı sıra işe başlatmama tazminatını da ödeyebilir. Görüldüğü üzere işverenin bu durumda iki seçimlik hakkı bulunmakla birlikte SGK nezdinde yapılacak işlemler her iki durumda da birbirinden farklıdır.
-
18.9.2025
Yargıtay İBK ile Rekabet Yasağına Aykırılık Davalarında Asliye Ticaret Mahkemelerinin Görevli Olduğuna Karar Verilmiştir
1. Giriş Rekabet etmeme borcu, işçinin işverene karşı olan sadakat borcunun bir türüdür. İşçi, iş sözleşmesinin devamı süresince işverenle rekabet etmemeyi sadakat borcu kapsamında üstlenmektedir. Bununla birlikte, Türk hukukunda iş sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmesini yasaklayan herhangi bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Fakat taraflar, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçinin işverene karşı rekabet etmemesini serbest iradeleri ile kararlaştırabilmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 444-447. maddeleri arasında da işçi ile işveren arasında kurulabilecek rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin düzenlemeler ve sınırlamalar yer almaktadır.
-
15.9.2025
Transfer Ücreti: Hukuki Niteliği ve Uygulamadaki Yeri
1. Giriş Transfer ücreti, İş Kanunu'nda doğrudan tanımlanmış bir kavram olmayıp, uygulamadaki çerçevesi ve hukuki niteliği büyük ölçüde Yargıtay kararları ile şekillenmiştir. Özellikle rekabetin yoğun ve uzman iş gücünün sınırlı olduğu sektörlerde gündeme gelen bu uygulama, işverenlerin çalışan politikaları bakımından dikkatle ele alınması gereken bir ödeme türüdür.
-
4.9.2025
İş Gücü Piyasalarında Rekabet: Kaçınılması Gereken İnsan Kaynakları Uygulamaları
Piyasaların sağlıklı işleyişini temin etmek, rekabeti engelleyen uygulamaları tespit etmek ve ihlallere yönelik yaptırımlar uygulamakla görevli olan Rekabet Kurumu ("Kurum"), 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ("Kanun") uyarınca girdi ve çıktı piyasaları arasında ayrım gözetmeksizin çalışmalar yürütmektedir. İş gücü piyasaları, son dönemde teşebbüslerin girdi piyasalarında rekabet ettikleri başlıca alanlardan biri olarak öne çıkmış ve çeşitli ek dinamiklerin de etkisiyle, Kurum'un artan ölçüde odaklandığı bir piyasa haline gelmiştir. 21 Kasım 2024 tarihinde Kurum tarafından kabul edilen İş Gücü Piyasalarındaki Rekabet İhlallerine Yönelik Kılavuz ("Kılavuz"), iş gücü piyasalarında rekabet ihlallerinin önlenmesine ilişkin önemli bir rehber niteliği taşımaktadır. Bu bültende, Kılavuz ve Kurum bünyesinde görev yapan Rekabet Kurulu'nun ("Kurul") kararları ışığında (i) rekabet hukukunun işgücü piyasalarına uygulanmasıyla ilgili temel bilgi ve prensipler ve (ii) iş gücü piyasalarında rekabet ederken dikkat edilmesi gereken temel yasaklı uygulamalar ele alınacaktır.
-
28.8.2025
İşçinin Uzun Süre Boyunca Raporlu Olması İşverene İş Sözleşmesini Feshetme Hakkı Verir Mi?
İşçi-işveren ilişkilerinde, uzun süreli sağlık raporlarının iş sözleşmesinin akıbetini doğrudan etkilemesi hem çalışanlar hem de işverenler açısından kritik bir öneme sahiptir. Özellikle belirli bir süre boyunca devam eden kesintisiz rapor süreleri, İş Kanunu'nun 25/I-b bendinde, işverenin haklı ve derhal fesih imkanını ve işçiye sağlanacak hakları belirleyen özel bir düzenleme olarak mevzuatta yer almaktadır. Bu kapsamda, işverenin işçinin uzun süreli raporu sonrasında haklı nedenle fesih hakkını nasıl kullanabileceği ve bu sürecin yasal dayanakları ayrıntılı olarak incelenmelidir.
-
17.8.2025
SMS Doğrulama Kodları ve KVKK'nın 2025/1072 Sayılı İlke Kararı
Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 10 Haziran 2025 tarihli ve 2025/1072 sayılı İlke Kararı, ticari hayatta yaygın bir uygulama haline gelen SMS doğrulama kodları üzerinden kişisel veri işleme faaliyetlerine ilişkin önemli düzenlemeler getirmektedir. Bu karar, özellikle perakende satış ve hizmet sektörlerinde müşteri ilişkileri yönetiminde köklü değişiklikleri zorunlu kılmaktadır.
-
10.8.2025
Yenilenebilir Enerji Üretimi Şirketlerinde Birleşme Devralma İşlemleri
Son yıllarda Türkiye'de elektrik enerjisi piyasasında dikkat çeken gelişmeler, üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik yatırımlarla sınırlı kalmamakta, yenilenebilir enerji alanındaki şirketlere yapılan stratejik yatırımlar ve birleşme devralma işlemleriyle de gündeme geliyor.
-
30.7.2025
Kısmi Süreli İş Sözleşmesi'nde Yıllık İzin ile Kıdem ve İhbar Tazminatı
Kısmi Süreli İş Sözleşmesi 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 13. Maddesi'nde "İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir." şeklinde tanımlanmıştır.
-
29.7.2025
Emlak Vergisi Değerlerinin Tespitine İlişkin Kararlara Karşı Dava Yolu
a. Genel Olarak 2002 yılında 4751 sayılı Vergi Usul Kanunu, Emlâk Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile Emlak Vergisi Kanunu'nda yapılan değişiklikler akabinde emlak vergisi matrahının tespitinde beyan esası kaldırılmış ve idari makamlarca yapılacak takdir ve tespit usulüne geçilmiştir
-
27.7.2025
Doğrudan Satışlar Hakkında Yönetmelik Yayınlandı
Ticaret Bakanlığı ("Bakanlık") tarafından 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun' un 47/A ve 84' üncü maddelerine dayanılarak düzenlenen Doğrudan Satışlar Hakkında Yönetmelik ("Yönetmelik"), 08.08.2025 tarihli ve 32980 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
-
15.7.2025
Hükümlülük Ve Tutukluluk Nedeniyle İşverenin Fesih Hakkı Ve Hukuki Sonuçları
İşçi ve işveren arasındaki dengenin korunması esasına dayalı dinamik bir alan olan iş hukuku uygulamasında; işçinin iş görme edimini yerine getirememesi hali, özellikle de bu durumun hükümlülük veya tutukluluk gibi bireysel özgürlüğü kısıtlayıcı hallerden kaynaklanması, iş sözleşmesinin feshine ilişkin önemli hukuki sonuçlar doğurmaktadır.
-
13.7.2025
İş Kanunu'nda 14.07.2025 Tarihli Köklü Değişiklik: Turizm Sektöründe Esnek Hafta Tatili Dönemi Başladı!
14 Temmuz 2025'te Resmî Gazete'de yayımlanan 7553 sayılı "Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile , İş Kanunu ve diğer bazı kanunlarda önemli yenilikler getirilmiştir. Bu kapsamda; 14.07.2025 tarihi itibariyle İş Kanunu'nun hafta tatilini düzenleyen 46. Maddesine eklenen hükümle birlikte turizm sektörüne özel esnek hafta tatili uygulamasına geçildiği görülmektedir.