TÜZEL KİŞİLİK SIFATINI HAİZ OLMAYAN SİTE, APARTMAN VE TOPLU YAPILAR VERİ SORUMLUSU SIFATIYLA KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNUNA TABİ MİDİR? 31 Ocak 2021
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) madde 3 (ı) bendi uyarınca; Veri sorumlusu Kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir. Maddenin lafzı incelendiğinde veri sorumlusu sıfatını ancak ve ancak gerçek veya tüzel kişilerin sahip olabildiği sonucu çıkarılmaktadır.
Dolayısıyla Kat Mülkiyeti Kanununa tabi site, apartman ve toplu yapıların Kanun uyarınca veri sorumlusu olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasındaki hukuki tartışmalar devam etmektedir. Özellikle Kişisel Verilerin Korunması Kurulu’nun (“Kurul”) 22.07.2020 tarih ve 2020/560 sayılı Kararında site yönetimine ilişkin ceza uygulaması bu konudaki kaygı ve Kanun’a duyarlılığı arttırmıştır.
Kişisel verilerin korunması hakkının diğer hukuk dallarıyla birlikte geniş yorumlanması gerektiği, bu hakkı koruyan Kanunun asıl amacının tüzel kişiliği olsun olmasın kurumlara, yapılara belirli yükümlülükler getirmek ve bu ölçüde onları disipline etmek olduğunu savunan birçok görüş vardır.
Bu yazımızda Kat Mülkiyeti Kanununa tabi apartman, site ve toplu yapıların Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca veri sorumlusu sıfatını haiz olup olmadıkları ve bu doğrultuda alınabilecek aksiyonlara değineceğiz.
Apartman, site ve toplu yapıların tüzel kişiliğe haiz olmamalarına karşın veri sorumlusu kabul edilip edilmeyeceği noktasında Kurul kararı ışığında değerlendirmeler
Belirttiğimiz üzere Kanun’un 3. Maddesi uyarınca veri sorumlusu tanımı gerçek veya tüzel kişilerle sınırlandırılmış, veri sorumlusu kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu tutulmuştur.
Apartman, site ve toplu yapılardaki yönetim organları kişisel verilerin işlenmesine ilişkin kararları alan, veri kayıt sistemini kuran, kayıt altına alan ve yöneten birimler olmalarına karşın tüzel kişilik sıfatını haiz olmamalarından dolayı Kanun uyarınca veri sorumlu olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasındaki hukuki tartışmalar kapsamında Kurul nihayet görüşünü belli etmiş ve Kanun’un 3. Maddesinde yer alan “veri sorumlusu” tanımının güncellenmesi gerektiğine işaret etmiştir.
Kurul resmi web sitesinde “Site Yönetimlerine ilişkin 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu çerçevesinde Kişisel Verilerin Korunması Kurulu’nun 22.07.2020 tarih ve 2020/560 sayılı Kararı’nda yer alan değerlendirmeler” başlıklı bir karar özeti yayınlamıştır. Kararda özetle Kurul “..her ne kadar yönetici kat malikleri kurulunun verdiği kararlarla bağlı olup bu kararlara uygun hareket etmek zorunda olsa da, her somut olay bakımından yöneticinin yahut yönetim kurulunun kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan bir rol üstlenmiş olması halinde aykırı durumların çıkabileceği, örneğin bir site yönetiminin ayrı bir tüzel kişilik tarafından yürütülüyor olması durumunda, kişisel verilerin işlenmesi noktasında bu tüzel kişiliğin de veri sorumlusu olabileceği…” şeklindeki görüşüne yer vermiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda Kanun’un 3. Maddesi ile veri sorumlusu kapsamının tüzel veya gerçek kişi olarak sınırlandırılmasına rağmen hayatın olağan akışı gereği ve pratikte ortaya çıkan sorunların çözülmesi adına veri sorumlusu kapsamının geniş yorumlanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla her ne kadar tüzel kişiliğe haiz olmasalar da kural olarak apartman, site ve benzer yapılar bakımından veri sorumlusu olarak kat malikleri kurulunun kabul edilebileceği, her somut olay özelinde veri işlenmesine ilişkin kararları alan, veri kayıt sistemlerini kuran, bulunduran ve yöneten birimlerin tespit edilerek veri sorumlusu sıfatının yüklenebileceği söylenebilecektir.
Kişisel Verilerin Korunması Kanununda yer alan ilkelerin apartman, site ve toplu yapılarda uygulanmasında örneklendirmeler
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu madde 5 uyarınca; Kişisel verilerin işlenmesinde a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma, b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma, c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme, ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma, d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme gibi ilkelere uyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Örneğin eski bir malikin kiracısının hala Kat Malikleri Genel Kurulu’na davet edilmesi, aidatlara ilişkin mail veya SMS yoluyla bilgilendirme yapılması kişisel verilerin güncel tutulmaması sebebiyle yukarıda yer alan genel ilkelere aykırılık teşkil edecektir. Aynı şekilde siteden taşınmış olan bir kiracının verileri site yönetiminde mevcut olmamalı ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmeli dolayısıyla amaç sona erdikten sonra yönetim tarafından imha edilmelidir. Veyahut site güvenliği kapsamında siteye girişte parmak izinin alınmasına dair bir karar alınması ölçülülük ilkesine aykırı olacağından uygulamaya alınmamalıdır.
Dolayısıyla ilkelere uyum kapsamında apartman, site ve toplu yapılar da Kanun ve Kurul kararlarını takip etmeli bu doğrultuda gerekli idari ve teknik tedbirleri almalıdır.
Kanun’da yer alan kişisel verilerin işleme şartlarına uyum sağlama noktasında apartman, site ve toplu yapılar nelere dikkat etmelidir?
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu madde 5/1 uyarınca kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez. Ancak aynı zamanda Kanun madde 5/2 belirli işleme şartlarının varlığı halinde ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesinin mümkün olacağını hüküm altına almıştır.
Bu şartlar;
a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi,
b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması,
c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması,
ç) Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması,
d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması,
e) Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması,
f) İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması şeklinde sıralanmıştır. Zira yukarıda anılan işleme şartlarının varlığı halinde açık rıza alınması durumu veri güvenliğine ilişkin yükümlülüğün yerine getirilmediği ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu şeklinde yorumlanmaktadır.
Site, apartman ve toplu yapılardaki uygulamasından bahsedecek olursak örneğin sitenin çalıştırdığı işçilerin 4857 sayılı İş Kanun’un 75. Maddesi uyarınca özlük dosyası bilgilerinin site yönetimi tarafından işlenmesi zorunludur. Dolayısıyla Kanun’da açıkça öngörülmesi sebebiyle ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verileri işlenebilecektir. Site sakininden birinin ambulans ihtiyacı doğması, kaybolması vs. gibi sebeplerle kişisel verilerinin işlendiği durumlarda da fiili imkansızlıktan bahsedileceği için yine site yönetimi tarafından açık rıza alınmasına gerek olmayacaktır. Veyahut kira sözleşmesi gereği aidatın kiracıdan alınacağı durumda sözleşmede öngörülmesi sebebiyle açık rıza alınmaksızın kişisel verilerin işlenmesi gündeme gelecektir. Dolayısıyla işleme şartlarından birinin varlığı halinde açık rıza alınması hukuka uygun olmayıp bu durumda en son başvurulan yol olmalıdır.
Sonuç olarak, her ne kadar site, apartman ve toplu yapılara ilişkin tüzel kişilik sıfatından bahsedemeyecek olsak da hayatın olağan akışı ve pratikteki zorlukların aşılması bakımından Kanun uyarınca veri sorumlusu sıfatıyla hareket etmeleri gerekliliğinden bahsedilebilecek olup, Kurul da ilgili kararında bu konunun altını çizmektedir.
Diğer Haberler
-
17.8.2025
SMS Doğrulama Kodları ve KVKK'nın 2025/1072 Sayılı İlke Kararı
Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 10 Haziran 2025 tarihli ve 2025/1072 sayılı İlke Kararı, ticari hayatta yaygın bir uygulama haline gelen SMS doğrulama kodları üzerinden kişisel veri işleme faaliyetlerine ilişkin önemli düzenlemeler getirmektedir. Bu karar, özellikle perakende satış ve hizmet sektörlerinde müşteri ilişkileri yönetiminde köklü değişiklikleri zorunlu kılmaktadır.
-
10.8.2025
Yenilenebilir Enerji Üretimi Şirketlerinde Birleşme Devralma İşlemleri
Son yıllarda Türkiye'de elektrik enerjisi piyasasında dikkat çeken gelişmeler, üretim kapasitesinin artırılmasına yönelik yatırımlarla sınırlı kalmamakta, yenilenebilir enerji alanındaki şirketlere yapılan stratejik yatırımlar ve birleşme devralma işlemleriyle de gündeme geliyor.
-
30.7.2025
Kısmi Süreli İş Sözleşmesi'nde Yıllık İzin ile Kıdem ve İhbar Tazminatı
Kısmi Süreli İş Sözleşmesi 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 13. Maddesi'nde "İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir." şeklinde tanımlanmıştır.
-
29.7.2025
Emlak Vergisi Değerlerinin Tespitine İlişkin Kararlara Karşı Dava Yolu
a. Genel Olarak 2002 yılında 4751 sayılı Vergi Usul Kanunu, Emlâk Vergisi Kanunu ve Harçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile Emlak Vergisi Kanunu'nda yapılan değişiklikler akabinde emlak vergisi matrahının tespitinde beyan esası kaldırılmış ve idari makamlarca yapılacak takdir ve tespit usulüne geçilmiştir
-
15.7.2025
Hükümlülük Ve Tutukluluk Nedeniyle İşverenin Fesih Hakkı Ve Hukuki Sonuçları
İşçi ve işveren arasındaki dengenin korunması esasına dayalı dinamik bir alan olan iş hukuku uygulamasında; işçinin iş görme edimini yerine getirememesi hali, özellikle de bu durumun hükümlülük veya tutukluluk gibi bireysel özgürlüğü kısıtlayıcı hallerden kaynaklanması, iş sözleşmesinin feshine ilişkin önemli hukuki sonuçlar doğurmaktadır.
-
13.7.2025
İş Kanunu'nda 14.07.2025 Tarihli Köklü Değişiklik: Turizm Sektöründe Esnek Hafta Tatili Dönemi Başladı!
14 Temmuz 2025'te Resmî Gazete'de yayımlanan 7553 sayılı "Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile , İş Kanunu ve diğer bazı kanunlarda önemli yenilikler getirilmiştir. Bu kapsamda; 14.07.2025 tarihi itibariyle İş Kanunu'nun hafta tatilini düzenleyen 46. Maddesine eklenen hükümle birlikte turizm sektörüne özel esnek hafta tatili uygulamasına geçildiği görülmektedir.
-
8.7.2025
İklim Kanunu Yürürlüğe Girdi
İklim değişikliği ile mücadelede sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum faaliyetleri ile planlama ve uygulama araçlarını, gelirleri, izin ve denetimi ve bunlara ilişkin yasal ve kurumsal çerçevenin usul ve esasları hakkında düzenlemeler içeren 7552 sayılı İklim Kanunu ("Kanun") 9 Temmuz 2025 tarih ve 32951 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. İşbu Kanun; genel ilke ve hedefleri kazuistik bir bakış açısıyla ortaya koymakta, ayrıntılı ve teknik düzenlemeleri ikincil mevzuata bırakmayı tercih etmektedir.
-
6.7.2025
Tapu Sicilinde Arabuluculuk Uygulamaları
05.04.2023 tarih ve 32154 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nda ("Kanun") değişiklikler yapılarak dava şartı- zorunlu- ve ihtiyari arabuluculuk ile çözümlenebilecek uyuşmazlıkların kapsamı genişletilmiştir.
-
26.6.2025
Konkordato Mühletinin Rehinli Alacaklılar Bakımından Sonuçları
İcra ve İflas Kanunu'nun 285. maddesi uyarınca, borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya ödeyememe riski taşıyan borçlu, konkordato talep edebilir. Talep üzerine borçluya verilen mühlet süresince İcra İflas Kanunu 294/1 hükmü gereğince hiçbir icra takibi başlatılamaz; başlamış olanlar ise durur.
-
24.6.2025
Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Zorunluluğu
14 Şubat 2025 tarihli ve 32813 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") ile birlikte ticari defterleri elektronik ortamda tutmakla yükümlü olan ticaret şirketlerinin belirlenmesi, bu defterlerin elektronik ortamda oluşturulması, tutulması, saklanması ve ibrazı ile bu işlemlerin gerçekleştirileceği sistemin işleyişine ilişkin usul ve esaslarını düzenlenmiştir.
-
17.6.2025
Halka Açık Şirketlerde M&A Dinamikleri: Borsa İstanbul Üzerinden Yeni Yatırım Stratejileri
Son yıllarda Türkiye'de halka arzlar rekor seviyelere ulaştı. 2023 ve 2024'te çok sayıda şirket halka arz işlemi sonucunda Borsa İstanbul'da işlem görmeye başladı. Küçük yatırımcıların yoğun ilgisiyle dikkat çeken bu halka arzlar, şirketlerin şeffaflık ve görünürlük kazandığı önemli stratejik hamleler olarak öne çıkmakla birlikte önemli bir finansman aracı olarak da rol oynamaktadır. Halka arz ile birlikte halka açık şirketler/ ortaklıklar artık sadece küçük yatırımcıların değil, yerli / yabancı stratejik ve finansal yatırımcıların da radarına girmektedir.
-
15.6.2025
Yargıtay, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerine İlişkin Olarak Yıllardır Sürdürdüğü "Avans Tapu" Olarak Bilinen İçtihadından Vazgeçti.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, ülkemizdeki inşaat sektöründe yaygın bir uygulamadır.
-
10.6.2025
Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği'nde Yapılan Değişiklik İade Kargo Ücreti Ve Elektronikte Cayma Hakkı
24 Mayıs 2025 tarihli ve 32909 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ("Değişiklik Yönetmeliği") ile mesafeli satışlara yönelik önemli değişikliğe gidildi. Değişiklik Yönetmeliği ile gelen önemli değişiklikler şu şekildedir;
-
4.6.2025
İşçilere Bankalar Aracılığıyla Ödenecek İstihkaklara İlişkin Yönetmelik Değişikliği Hakkında
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanarak 4 Haziran 2025 tarihli 32920 sayılı Resmî Gazete 'de yayımlanan "Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığıyla Ödenmesine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik" 01.07.2025 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.
-
29.5.2025
Enflasyon Karşısında Nafaka, Nafaka Artırımı ve Döviz Olarak Nafaka Ödenmesi Sorunu
Boşanma davaları sonucunda hükümle hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakaları, genellikle belirli bir tutar üzerinden sabitlenmekte ve yıllar boyunca ya aynı tutarda kalmakta ya da mahkemece belirlenen oranlarda sınırlı şekilde artırılmaktadır. Yine aynı şekilde yargılama sürecince belirlenen tedbir nafakasında yargılamanın uzun sürmesi ve yüksek enflasyon nedeniyle zaman içinde nafakanın yetersiz hale gelmesine neden olmakta; bu da nafaka uygulamasının işlevselliğini önemli ölçüde engellemektedir.